Wednesday, April 21, 2010

Eyjafjallajokull

İlk başta çok sık görülmeyen bir doğa olayı olduğu için sempatiyle yaklaştım. Hatta bir kaç hafta önce tvde görüp imkanım olsa İzlanda'ya gidip canlı görmek istermiyidim acaba bile dedim kendi kendime.
Son zamanlarda yüksek teknoloji sebebiyle doğa olaylarından minimun etkilenmeye başladık hatta bu etkiyi unuttuk. Yağmurun hangi saatte yağacağını, karın kaç cm tutacığını, rüzgarın kaç mille eseceğini önceden biliyoruz artık.
Ama doğa o kadar da kolay çözülecek birşey değil. Kim tahmin ederdi İzlanda'da patlayan volkanın küllerinin insanların hayatını etkileyebileceğini? Neyseki bu sefer sadece insanların Avrupa'da mahsur(?)kalması ve bazı buna bağlı olaylarla bitiyor bütün bu kıyamet.
Bu sefer diyorum çünkü 1815'de Endonezya'da Tambora dağı patlayınca kül bulutlarının dünyaya etkisi ciddi olmuş. Kuzey Amerika yazı pas geçmiş, bazı yerlere Haziran ayında kar yağmış, göller yazın donmuş. Tarıma ürünlerinin verdiği zarar Avrupa'da açlığa sebep olmuş göçler başlamış. Gıda fiyatları tırmanınca isyanlar ve yağmalar olmuş. Çin'de ise pirinç hasatı yapılamamış Muson yağmurları gecikmiş ve çok büyük seller olmuş. Hindistan'da geciken muson yine sellere ve kolera salgınına sebep olmuş. Bu salgın Ganj nehri kıyılarından Moskovaya kadar ilerlemiş.
Bittimi? hayır sonraki iki yıl kışlar aşırı soğuk geçirmiş.

1812-14 arası patlayan volkanlardan cıkan küller Tambora'dan da çıkanlarla birleşince böyle bir döneme girmiş dünyamız. Benim şaşırdığım şey böyle milyonları etkileyen büyük doğa olaylarından şimdiye kadar neden haberimin olmadığı ve işin komik yanı bu mevsim değişikliğinin sebebini o zaman insanların bilmemesi...

Friday, April 9, 2010

Maket yapmak

Bremen

Viking

Malesef bir 15 sene kadar ara verdiğim hobim maket yapmak. 8-10 yaşlarında plastik gemiler, uçaklar ve metal arabalar yapardım. Saatlerce uğraşıp uçakları odamda iplerle asardım. Bu öyle birşey ki küsünce hiç oturasınız gelmiyor ama sevincede bırakamıyorsunuz, başından kalkamıyorsunuz. Aslında 3 sene önce geri dönüş temelini attım ve ahşap maket dünyasına adım attım. Fakat maketçi öyle zor bir maket verdiki yapamadım ve bıraktım. Fakat sonra Paravon Abim sağolsun ki kendisi büyük bir maket ustasıdır tuttu elimden 4.Levenette ki maket dükkanın içine attı beni. Dükkan küçük gibi düşünülmesin ufak bir market boyunda her tür maketin bulunabiliceği bir merkez adeta. Orda Artesania Latina diye bir maket markasıyla tanıştım. Her ayrıntıyı düşünmüş başlangıç için ideal bir kit aldım "Bremen". Daha sonra 4.leventteki yer ile aynı ürünleri satan Fulya'da ki herkesin bildiği meydandaki Kalyon Model evine yine gidip ikinci Artesania Latina'yı Tori'nin gazı ile "Viking" i aldım. Şu anda 3. yü yapıyorum "Sanson". Artesania'nın zorluk derecelendirmesine göre bir çapadan iki çapaya terfi etmiş bulunuyorum.

Sabıra dayalı işleri yapabilmek güzel bir his sonunda elde edilen bitirme hissi ise tarif edilemez.


Wednesday, March 17, 2010

Heineken Case Study

Case Study göründüğüne bakmadan seyredin bu kadar güzel düşünülmüş bir olay görmedim.