Evin karşı köşesindeki bakkaldan bahsetmeden önce, dolaylı yönden alakalı buzdolabımı tarif etmem gerekiyor. Daimi misafirleri ketçap, mayonez ve hardaldır 3-4 ayda bir bozulunca çöpe atılırlar hiç birinin dibi görülmemiştir. 1 adet ikea su şişesi emergency suyu olarak ki bu 2 adet olarak alınmış ve kardeşi temizlikçi kadın tarafından çöpe şampanya şişesi sanılarak atılmıştı.
1 adet reçel annemin eve taşınırken sorduğu soru hala aklımda "Reçel yermisin" evet yerim diyerek alınmış ve kapağı dahil açılmamış olarak duruyor. Gelip geçici objeler ise Bira, soda, muz, kit kat, 2-3 domates...
Bu buzdolabı şartları bakkaldan hep ufak tefek anı kurtarma adına siparişler vermeme sebep oluyor. Pazar sabahı kahvaltısı için menemen malzemesi, süt ve ekmek gibi. Bu siparişler bakkala telefonla sipariş ediliyor ve çırak getiriyor. Asıl savaş işte burda başlıyor; bakkaldan gelen hesap genelde 12 tl, 10,8 tl civarında oynuyor ve eleman elinde 20 tl üstü ile geliyor. Yani 12 tl gelen hesaba 22 tl veriyim 10 tl tam veriyim mantığı yok bu yüzden bozuklulkarı tıkıyor hiç bir çare yok. Tek çare 12 tam vermek bu alt yapıyıda evde oluşturdum bozuk çanağım her türlü bozuğa cevap verecek durumda. Böyle olunca da bakkala daha da fazla bozuk geri gitmiş oluyor ve bu da bana bakkalın içinde yaşadığım bir anıyı aklıma getiriyor.. Pijama görünümlü eşofmanlı bir kız hesabı 25 kuruş ve 10 kuruşlar ile ödeyip çıktıktan sonra sinirlenen bakkal paraları masaya sinirlenip atmıştı ve kızın arkasından saydırmıştı. Bende 50 kuruşlarla ödemeyi düşünürken jest olsun diye tam para vermiştim. Umarım benden geri gelen para üstü ve ekstra bozuklar böyle bir sinir yaratmıyordur.
Monday, January 26, 2009
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
1 comment:
Hastasın :)
Post a Comment